Erasmus Günlükleri: Haftalık Özet

     Almanya'da birinci haftam; aslında bu vlog çeken insanlara çok özeniyorum çünkü her şey görselleşti artık ve daha ilgi çekici öylesi. Yavaş yavaş ben de deniyorum güzel videolar yakalamayı, bakalım. Öncelikle öğrenci sözleşmesini imzaladım ve artık hibemin yatmasını bekliyorum bu çok önemli bir konu değil artık bütün sorun sevgili okulumdan kaynaklanıyordu zaten. Bankadan hesap açtım, Alman numarası, sim kartı aldım, AOK denen bir kurumdan sağlık sigortası aldım faln filan.
Bütün hafta tanışma ve tanıtım/bilgilendirme toplantıları oldu zoom üzerinden, ayrıca kaynaşma için Münster'de de bir çok etkinlik düzenlendi. Tabii ben hiçbirine katılamadım :') 


Genel olarak bulunduğum minik bir kasabada gezdim zaten, yalnız cumartesi günü ev bakmaya Münster'e gittim, aynı İstanbul gibiydi. Kalabalık ve envai çeşit insan var. Her yer bisiklet dolu yani her yer bisiklet kaynıyor, çk var. Anne babalar çocuklarını bisikletin önünde, yanında, arkasında çekmeli arabalarla taşıyor falan. Hava çok soğuk değil şuanlık 15 derece civarı, düzenli Erzurum yolcusu olarak burda o kadar üşemeyeceğim kesin. 

    Bütün bunların dışında burda yani şaşırdığım değil de Türkiye'de görmediğim için bana yeni olan şeyler var; Öncelikle marketlerin girişlerinde şişe makineleri oluyor ve plastik şişeleri içine atarak belli miktar para alabiliyorsunuz, para fiş olarak veriliyor makineden ama mantıklı bir sistem bence.

Onun dışında Almanya aşırı kuralcı ve bu konuda çok katı, herrrr şeyi evrakla belgeyle yapmaya bayılıyorlar ama problem çözmede ve yeni bir şeyle karşılaştıklarında pratik olmada çok yetersizler. Daha önce önlerine gelmeyen bir durum varsa sürekli bir yerleri arıyor nasıl yapacaklarını hangi belgeyi vereceklerini vs. soruyorlar. Her belgenin ikişer kopyasını alıyorlar cart curt. Delirmişler. Ayrıca mesela, burda kocaman bir park var orman hatta, ortasında da göl var ördekler falan var. Bu ördeklere ekmek atarsanız eğer ruh hastası bir/birkaç Alman vatandaşı "Yasak yasak, onlara ekmek verilmez, ekmek yemez onlar zaten besliyorlar onları dıdııdıdıı." carcar konuşuyor başınızda. Eğer yeterince sıyırmışsa polis çağırdığı da oluyormuş ve yasal işlem falan uygulanıyormuş. 

Ya da bisikletler araba gibi ulaşımda büyük yer tuttuğu için her yerde bisikletlere özel yollar ve tabelalar, kurallar var. Oldu da tek yön gösteren bisiklet yoluna tersten girdiyseniz cezası var. Ya da yalnız yayalara ait yolda bisiklet sürerseniz... İnip iteleye iteleye sürmeniz gerek. 

Bir diğer kural ve beraberinde getirdiği ceza ise; çöpler. Herkesin evinde üç ayrı çöp var: kağıt, ambalaj, atık çöpü. İşi abartıp bunları daha alt dallarına ayıranlar da varmış da ben görmedim daha. Ve mesela kağıt çöpünüzde farklı bir şey bulunursa (bazen site yöneticileri bazen komşular bazen çöp toplayanlar bakıyor öyle random) ihbar edebilirler ve baya da cezası varmış. Hof. 

Son olarak garantici bir millet olduklarından, her ama her şey için sigortaları var. Yani birinin evinde bir şeyi yanlışlıkla kırsanız bile bunu sizin yerinize karşılayan bir sigorta var. Evcil hayvan sigortası, tatil sigortası, seyahat, sağlık, eğitim yani aklınıza gelebilecek her şey için. Bence Almanlar çok planlı ve garantici yaşamaktan, sürekli robot gibi çalışmaktan çok stresli bir millet, biraz gevşemeleri lazım.

Yepyeni bir ülke ve kültüre girdiğim için tabiki bir sürü şey vardır. Yapılar, tabelalar, insanların alışkanlıkları vs. vs. ama çoğu görüntü bana daha öncden tanıdık, yarışmalar için Avrupa'ya bir kaç kere geldiğimden so her şeyi uzun uzadıya yazmaktansa böyle ufak şeyleri yazmak daha mantıklı gibi.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hot girl summer şeysi ama daha masum

Bu bir denemedir!

Erasmus Günlükleri: Bitmeyen Hazırlıklar